19 Ekim 2016 Çarşamba

ŞAKİR SUSUZ’UN KİTABI (LEYLAKLARIN GÖLGESİNDE) Abdullah Çağrı ELGÜN

ŞAKİR SUSUZ’UN KİTABI 

 (LEYLAKLARIN GÖLGESİNDE)
                                                                                                   Abdullah Çağrı ELGÜN
Hayatı:
1942 yılında Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinin Oluközü Beldesi’nde dünyaya geldi. İlkokulu orada bitirdi. Genç yaşta(19) evlendi.  Askerlik dönüşünden birkaç yıl sonra Ankara’ya geldi. Burada Devlet memuru olarak çalışmaya başladı. Devlet memuru olarak çalıştığı yıllarda, ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirdi.
Şiire karşı merakı gittikçe çoğalan şair, bir çok şairden ve ilim adamlarından şiir konusunda teknik bilgiler konusunda ders alır. Şiirle ilgili bir çok kitap, dergi ve kaynaklar okuyarak kendini yetiştirir.
Halk müziği sanatçıları tarafından iki adet şiiri bestelenmiştir. Bir çok radyo ve televizyon programlarına katılan Şakir SUSUZ’un “Güneş Batarken”, “Ağladı Yüreğim”, “Titreyen Dudaklar”, adlı şiir kitapları  ve bir çok ödülleri bulunmaktadır.
Edebî Şahsiyeti:
Şairin  “Leylakların Gölgesinde” adlı kitabı incelendiğinde şair doğrudan belirtmemiş olsa da  şiirlerinde beş bölüm göze çarpmaktadır. Birinci bölüm vatan, millet, toprak, milliyetçi bir bakışla ele alınan lirik şiirler. Bunlar şairin şiirlerinin  olgunlaşma yolunda attığı adımların ilk örnekleri.
İkinci kısım aşk ve sevgi şiirleri. Şair Susuz, bu şiirlerde oldukça olgunlaşmış görünüyor. 
Halk edebiyatında Emrah, Seyranî, Aşık Hasan, Gevheri tarzına yakın, kolay ve basit söyleyişe ulaşıyor. Şair Şakir SUSUZ, şiiri artık bu tarz işleyişle rayına oturtuyor ve şairi usta şairler arasına katıyor. Türkçe halk ağzına dayalı söyleyişte başarı merdivenlerini bir bir çıkan şair Anadolu yaylalarını, düzlüklerini dağ ve ovalarını başarılı bir şekilde şiire sokuyor.
Kitabının üçüncü kısımda çocuk şiirlerine yer veren şair örnek öğrenciliği, iyi arkadaş olma özelliğini işliyor. Dördüncü kısımda ise “Güfteler” ve son olarak da “Karşılıklı Şiirler” yer veriyor.
Kitap Hakkında
144 sayfa olarak Kültür Ajans, BRC OFSET tarafından basılıyor. Ön sayfada  yer alması gereken (Basıldığı şehir, basıldığı yıl ve ne kadar basıldığı) bilgilerden bir kısmına diğer kitapların çoğunda gördüğümüz gibi aynı kusuru, Şakir SUSUZ’un kitabında da görmekteyiz.
İstatistikî bilgiler gereği ve ileride yapılacak kitap katalogları şehir ve şair yıllıkları için gerekli bilgilere ulaşmak bu kitapta da zor olacaktır. Şairinden değil; ama basan yayıncı ve dizgiciden kaynaklanan bu tür hatalar kitabın kalitesini düşürmektedir. Basılan kitapların nerede, kaç yılında ve ne kadar adet olarak basıldığı ve kaçıncı baskı olduğu konusunda tereddütler oluşturmaktadır. Buna engel olmak için, eklenmeyen bu eksiklikler basılan kitaplarda mutlaka belirtilmelidir.
Bu bilgiler araştırmacılar, bilim adamları, şair ve şehir yıllıkları, bibliyografyacılar için önemli bir bilgi olup bu mutlaka belirtilmelidir.

Bir iyilik var ise o da ilk sayfada kitabın ismi yazılıp, şairinin adı açıldıktan sonra kitabın yazarı tarafından kişilere imzalanıp verilebilmesi için alt kısımda yeteri kadar olmasa da az maz bir boşluk bırakılmış. Bu tür eksikliklerin usta dizgiciler profesyonel matbaacılarda dahi görülmesi bizleri üzmektedir. Para kazanmak uğruna, kitabın bilgilerindeki eksiklikler kitabın kalitesine gölge düşürmekte, yazarına ise eziyet vermektedir. Kitabın kapağı ve ciltlenme konusunda ise baştan savmalık göze batmaktadır; çünkü kitabı okumağa kalktığınızda daha ilk sayfaları açmadan ciltlemedeki hata sebebiyle kapak elinizden düşüveriyor. Elinizde ise kapaksız sarı sayfalar kalıyor ki bu durum matbaacıların para kazanmak uğruna, okuyucuya yaptığı en büyük saygısızlıktır. Türkiye’nin başkentinin yayınevlerinin bu tür sorumsuz matbaalarındaki vurdumduymazlık, olumsuz ve şaşırtıcı durum diğer şehirlerde yapılacak hataları mazur göstermeğe yeterli mazeret teşkil edecektir.
Kitap, Önsöz(ÖN SÖZ) gibi bir yanlışlıkla, araştırmacı yazar Hayrettin İVGİN tarafından yazılmış; ama tashihte de bu dikkatlerden kaçmış.  
Şairin Şiirlerinden örnekler

ŞİKAYETİM VAR
Silmek istiyorlar yüce adını
Şikâyetim bunun için Atatürk.
Kara çarşaf giydi çağın kadını,
Şikâyetim bunun için Atatürk.

Lâiklik ilkesi gül gibi soldu.
Adam kayırmalar bir adet oldu.
İşsiz dolaşanla sokaklar doldu.
Şikayetim bunun için Atatürk

Vatana can siper Mehmetlerimiz.
Terör belâsından şehitlerimiz.
İflasta satılık hep KİT’lerimiz.
Şikâyetim bunun için Atatürk.

Kalmadı hazine malı çalındı.
Yemeyenler ise aptal sanıldı.
Çıkıldı medyaya şöhret olundu.
Şikâyetim bunun için Atatürk.

Pahalılık ateş oldu yakıyor,
İşçi, memur, esnaf öyle bakıyor,
Gülümüze baykuş kondu şakıyor,
Şikâyetim bunun için Atatürk.

SUSUZ der ki vatandaşın suçu ne?
İki de bir gidiyorlar seçime,
Tehlike çanları çaldı içime,
Şikâyetim bunun için Atatürk.

BAŞKENT ANKARA

Bir yanda Hititler, bir yanda Roma,
Selçukludan önce Bizans var; ama
Kuşanmış Seymenler belinde kama,
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Geçmişin, gömülü her bir yerinde,
Kazdıkça çıkıyor kökü derinde.
Burçların görünür yükseklerinde,
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Bin olay anlatır, senin her taşın.
Zaman olmuş, arşa çıkmış ataşın
Sel olup aktı mı, acap gözyaşın?
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Nice oklar atıp, gerilmiş yaylar
Tarihî hamamlar, kervansaraylar,
Asya, Avrupa’ya uzanır raylar,
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Hacı Bayram, göğe açmış elini,
Mevlânâ, Yunus’un, almış dilini,
Unutmak mümkün mü, Dikmen Belini?
Türkiye başkenti, güzel Ankara

Her yanın bir tarih, her yanda ören,
İşte Baddal Gazi, işte Tezveren,
Hep sende yatıyor Evliya, Eren
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Dün Kocatepe’de çarpan tek yürek,
Söylesin o çarık, o kazma kürek.
Barışı getirdin savaş ne gerek?
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Oğuzlardan almış beyaz şalını,
Keklik Pınarı’nda tuttun yolunu.
Paşam diye açtın sardın kolunu,
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Meclis sende devlet erkanı sende,
Kurumlar kurulmuş, bakanı sende.
Samsun’da meşale yakanı sende.
Türkiye başkenti güzel Ankara.

Cumhuriyet doğdu, senden vatana,
Canım kurban olsun, bayrak tutana,
SUSUZ minnet borçlu, şehit yatana,
Türkiye başkenti güzel Ankara.

ÖRNEK ÖĞRENCİ

Her gün okul çıkışı,
Aceleci çocuklar.
Kapılardan çıkarken,
Sanki boğulacaklar.

Oysa çok yanlış idi,
Bunların hareketi.
Sökülmüştü çocuğun,
Önlüğü ve çeketi.

Merdiven’in başından,
Gördü bunları Metin.

Hiç hoş tarafı yoktu,
Yapılan hareketin.

Böyle okul çıkışı,
Yakışmaz öğrenciye.
Yazdı metin bir rapor,
Verdi yöneticiye.

Ondan sonra seçildi,
Metin örnek öğrenci.
Gecikmezdi okula,
Oydu her gün erkenci.

BİZ BÖYLE YAŞARIZ OLUKÖZÜ’NDE
Sol yanında orman, sağ yanı ova,
İlkbaharda coşar, tutulmaz doğa,
Her yanda kuş sesi, her dalda yuva,
Biz böyle yaşarız, Oluközü’nde

Tarihini doğru dürüst bilen yok,
Ulaşımı kolay, gelen giden yok,
Konuksever halkı, gözü gönlü tok,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Son ağamız “Kambur Niyaz” namıyla,
Değirmene çuval gider kağnıyla,
Sahurlarda davul çalar maniyle,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Çarığını bağlar tarlaya gider,
Kara saban ile toprağın sürer,
Sararır başaklar orağa girer,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Odun tezkeresi her yıl sonbahar,
Kış boyunca keser, sobada yakar
Kızarır patates mis gibi kokar,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Koyun kuzu otlar, Sebi Düzü’nde,
Sevenleri caymaz, durur sözünde,
Kadınlar çamaşır yıkar özünde,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Kış gelince avcı avını vurur,
Tavşan köftesini güzel yoğurur,
Düğünlerde herkes halaya durur,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.

Susuz, yağar yağmur, akar selimiz,
Burcu burcu kokak, gonca gülümüz,
Türkülerdir bizim asıl dilimiz,
Biz böyle yaşarız Oluközü’nde.
  
SEVGİLİM
Süründüm Mecnûn’lar gibi peşinde,
Geriye dönmeden kaçtın sevgilim.
Yaktın bin derece, kor ateşinde.
Sevda yollarında, piştim sevgilim.

Buğulu gözlerin ince belinle,
Goncalarda açmış beyaz gülünle,
Badeler doldurup sundun elinle,
Aşkın şarabını içtim sevgilim.

Bu dağların kışı bitmez dediler,
Yükleme kervanı gitmez dediler,
Yollarımı kesip yağma ettiler,
Yardım et eline düştüm sevgilim.

Bir kavuşabilsem ne olur sana,
İstersen dünyayı zindan et bana,
Ondan sonra var git dönme arkana,
Çoktan mezarımı eştim sevgilim.

SUSUZ’um çıkmaza doğru giderim,
Bir canım var, iste peşin öderim,
Aslı’nın, Kerem’den daha beterim,
Diyardan diyara göçtüm sevgilim.

KAYNAKÇA :
1. Mimar Nihat KIYAT, Edebî Âbideler: Altıncı Kısım, II.Baskı, İstanbul-1937.
2. Mehmet Behçet YAZAR, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, İstanbul- 1938
3. Mehmet KAPLAN, Cumhuriyet Devri Türk Şiiri, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları:7, İstanbul-1973, s.5-8
4. İlhan GEÇER, Cumhuriyet Döneminde Türk Şiiri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. 785, Ankara-1987, s. 140-143
5. Mehmet KAPLAN, Tevfik Fikret ve Şiiri, Türkiye Yayınevi, İstanbul-1946, s.149
6. Abdullah Çağrı ELGÜN,  "Türk Dili”, (Genişletilmiş İkinci Baskı) Laçin Yayın Dağıtım, Kayseri 2001;
7 (Edebiyat Üzerine Düşünceler (Çev. Sevim Kantarcıoğlu), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara-1983, s.145)
8.(KAFİYE, Edebiyâta Dâir, Yahya Kemal Enstitüsü Yayınları, İstanbul-1971, s.135)
9. Abdullah Çağrı ELGÜN, "Edebî Sanatlar”, (Laçin Yayın Dağıtım, Kayseri 2000);
10. Murat DUMAN, AŞKIN DÜĞÜMÜ, 1. Baskı, Kültür Ajans Yayınları Yay. Nu.37,Ankara,2008
11Abdullah SATOĞLU, “ Edebiyat Dünyamızdan Hoş Sedalar”, Akçağ Yayınları Yay.Nu 897 , 1.Baskı Ankara, 2008,
12.Şakir SUSUZ, “Leylakların Gölgesinde”, Kültür Ajans, BRC Ofset, Ankara, 2008
13.Mediha UZAR,  “Uzak Kıyılar”, Gündüz Yayınevi,  Birinci Baskı, Ankara, 2008








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder