29 Kasım 2016 Salı

ŞAKİR SUSUZ'U, EBEDîYETE UÇURDUK, Abdullah Çağrı ELGÜN

ŞAKİR SUSUZ'U, EBEDîYETE UÇURDUK
Abdullah Çağrı ELGÜN

Yozgat/Akdağmadeni/Oluközünün serin dağlarında doğan SUSUZ’u İLESAM’da bir şiir dinletisinde tanıdım. Yakışıklı, iyi giyinen giydiğini kendisine yakıştıran yiğit bir Türkmen şairiydi. Bana şiir kitabını takdim ederken, bir dörtlük okumayı da ihmal etmedi.
Dostluğumuzun ilk adımları böyle başladı. Sonraki günlerde gittiğimiz Şiir şölenleri, İLESAM’daki şiir faaliyetleri ve her aktiviteye katılmada gösterdiği gayreti de bizi bir birimize daha da yaklaştırdı.
Benim hafta sonları Kayseri’ye gidip gelmelerimdeki olay ve durumları hemen telefon ile nakleder: “Çağrı, biliyor musun neler kaçırdın. Bak sana anlatayım!..” diyerek konuya kahkahalar ve neşe içinde  haftalık  geçen olayları heyecanla naklederdi.
Her yazdığı şiiri birkaç kişi ile mütalaa etmeden görücüye çıkarmaz, çok çok kafasını meşgul eden bir durum olduğunda mutlaka beni arar ve bana bu konuyu danışmak ve mütalaa etmek istediğini belirtirdi. 
Bazan ben kendisini aradığımda da: “Nerdeyim biliyor musun? Ben Oluközü’ndeyim. Bağların bahçelerin arasında dinleniyorum. Burada küfür küfür rüzgar esiyor. Temiz hava bol gıda: yoğurt, süt…Oooo!.. daha neler!..” derdi
Şiirlerinin tashihi, eleştirisi, eksikliği konusunda asla bir kompleksi yoktu. Şu bölümü olmamış, şurasını şöyle düzeltelim dediğimizde de mutlak dikkate alır. Düzeltir yeniden bana okur, bir eksik var mı diye tekrardan sorar ve şiirini biraz daha düzenleyeceğini veya bir kaç hafta ay geçmesini bekler veya tamamlamış hisseder ise bir besteciye taktim edeceğini söyleyerek ayrılırdı. Son zamanlarda kendisine Mustafa Nevruz SINACI’ya bir site yaptırmış orada şiirlerini ve kitaplarını tanıtmaya çalışıyordu. Kendisi de hanımı da rahatsızlanmıştı; fakat buna rağmen hastalığından asla söz etmez, yakınmaz, bunları bir dert gibi görme alışkanlığını hiç görmedim.
Şen şakrak, hayat dolu, adam gibi bir adam olan SUSUZ, düşündüğünü hiçbir şekilde söylemekten çekinmez, düşündüğü gibi yazar, yazdığı gibi de düşünür, realist bir şairdi. Şiirleri Karacoğlan, Gevheri, Aşık Ömer, Seyrani tarzlarını yansıtsa da şiirlerindeki açıklık, candan ve düşündüğü gibi açık saçık söyleyişi açısından bakıldığında, daha çok devrimizin KARACOĞLAN’ı diyebileceğimiz bir tarzı yansıtmıştır.

Şiirlerinde güzelliklere, güzellere, sevgiliye ve beşerî AŞK’a duyduğu özlem yaşayan şairlerce biraz aşırı karşılansa bile SUSUZ gerçekçidir. Onun çekinecek, gocunacak, korkacak ve ürkecek bir tarafı yoktur. Ne ise odur. Düşündüğünü yazmaktan, yazdıklarının arkasında durmaktan asla çekinmez. Doğru, dürüst ve fiiliyat adamıdır. Gördükleri güzellere iltifat etmekten, övmekten, ona anında yakışan, öven, cezbeden bir şiir yazmaktan ve hemen oracıkta muhataba okumaktan asla çekinmez. Samimiyet yüklü, sözü, özü bir, mert ve civan bir şairdir.
Herkes ile olmasa bile değerli bulduğu, değer verdiği bay ve bayanlara yaklaşmak isteği, onlar ile sohbet ve görüşlerini çekinmeksizin iletme tavır ve davranışı kendisini tanımayan bazı cahil, kıskanç ve ondan daha eksilikler için yanlış anlaşılsa bile pek aldırış etmez. Hak bildiği yolda adım adım ilerlemekten çekinmeyen gerçek bir insan ve rint bir şairdi…

Kendisini, rahmet ve minnetle yad ediyorum. Türk Edebiyat tarihi, Türk Edebiyatı, İLESAM ve üyesi bulunduğu kuruluşlar çok değerli, bir şairini, edebiyat insanını yitirmiş olmanın bahtsızlığını, her vakit duyacak ve her vakitte hissedecektir…
Türk Edebiyatının ve tüm şair ve yazarların başı sağ olsun diyor, kendisine Allah’tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.







4 Kasım 2016 Cuma

YÜKSEL KALKAN'IN "KAYSERİ'DE GECEKONDU" ADLI KİTABI, Abdullah Çağrı ELGÜN

 YÜKSEL KALKAN'IN: "KAYSERİ'DE GECEKONDU" ADLI KİTABI
                                Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI:
Yüksel KALKAN'ın hazırladığı  “KAYSERİ’DE GECEKONDU” adlı eser, Laçin Yayınları arasında136 sayfa olarak piyasaya çıktı.
1955 yılında Kayseri’nin Tomarza İlçesi SOSUN Köyünde doğdu. KALKAN, İş hayatına özel sektörde çalışarak başladı. Daha sonra Kayseri Belediyesi’nin bir Kuruluşu olan KASKİ’de görev yaptı.
1986 yılında Halk Şairleri Kültür Derneği kurucu üyeliğine seçildi.  
1995 yılında Kayseri Elif Televizyonu’nda (Elif TV) göreve başladı. Bu arada çeşitli gazetelerde yazılar yazdı, değişik gazetelerde, çeşitli görevleri de yürüttü.
2001 yılından bugüne kadar KAYSERİ HAKİMİYET GAZETESİ'NDE, başarılarına başarı katarak görevini zevkle yürütmektedir.
Hakimiyet gazetesindeki sosyal, kültürel ve sanat muhabirliği görevi esnasında, Kayseri ve çevresindeki sanat olaylarını, kültür etkinliklerini ve şiir festivallerini yakından takibe alan KALKAN’dan günün hiçbir haberi kaçmamaktadır. Yapmakta olduğu görevin amansız bir aşkı içerisinde dışarıdan gelen sanatçı ve davetlilerin, yerli ve ünlü sanatçıların koleksiyon oluşturacak fotoğraflarını sadece ve ancak Yüksel KALKAN’da bulursunuz. Festival ve Kültür etkinliklerine dair günün yorumu ve haberi KAYSERİ HAKİMİYET GAZETESİ’nin ve KALKAN’ın arşivinde araştırmacı, istatistikçi, bibliyografya yazarları, edebiyat tarihçileri, şehir yıllıkları araştırmacıları ve hazırlayıcıları, konu ile ilgili tez çalışması yapanların  araştırma ve hizmetine açık olup, kayda değer, önemli bir arşiv halinde ve bir düzen içerisinde bekletilmektedir.
Evli ve üç çocuk babası olan Yüksel KALKAN, Kayseri ve çevresinde düzenlenen Kültür ve sanat festivallerinin aranan haber ve fotoğraf  muhabiri olarak tanınmaktadır. Bu işi sebebiyle de müthiş bir yazı ve fotoğraf arşivine sahiptir. Festival ve Kültür konusunda araştırma yapmak isteyenlere  büyük bir kaynaklık edeceğini düşündüğümüz çok değerli yazı ve fotoğraflara sahip olmak isteyenler, mutlaka Yüksel KALKAN’a başvurmalıdır.  
KAYSERİ’DE GECEKONDU KİTABI HAKKINDA
Sanatçı kitabında gecekonduyu enine boyuna inceliyor: “Şehir ve Gecekondu, Kentteki Köylüler, Gecekondular Arabesk Mahallesi, Şehrin Öte Yüzündeki Yorgun İnsanlar, 2004 Yılı Öncesi Gecekondu Yapımı, İnşaat Malzemesi, Bahçeli Gecekondu, Gecekonduda Tuvalet Yapımı, Kendiliğinden Oluşan Arsa Mafyası, Şehir Kültürüne Yaklaşma, Gecekondularda Siyasî İstismar, Gecekondularda Suç Oranı,Gecekondudan Vakıf Görevine, 1980 Öncesi İllegal Siyasî Örgütlerde Gecekondular, Bilinmeyen İnsanlar, Gecekondu ile ilgili Gazete Haberleri ve Röportajlar, Devletin Sırtında Kambur Olan Gecekondu Bitecek, Gecekondudan Varoşa, Gecekondu sorunları, Gecekonduyu Genel Anlama, Gecekonduda Tarikatlar, Çarpık Yapılaşmanın Sonucu Gecekondu, Gecekonduda Şamanizm İnancı, İsim Koyma Âdeti, Gecekondularda Kitap Kültürü ve İnanç, Diğer Eşyalar, “Neden Gecekondu?” Sorulu Röportajlar, Hukuk Dışı Büyümenin Sonu, Modern Evler Gecekondu Sınırı, Kentteki Köylüler Farklı Görüşler, Gecekonduda Çocukların Yetiştirilmesi, Gecekonduda Suç Oranı, Gecekonduda Gençlik ve Aşk, Gecekonduda Düğün Hazırlık Aşaması, Düğünlerdeki Yanlışlıklar, Kız Kaçırma, Kapı Önü Oturmaları, Arabesk Müziğinin Yaşandığı Yer, Gecekondu Türk Sineması, Gecekondudaki Meslekler, Gecekonduda Güvercin Kuşları, Gecekonduda Futbol, Gecekonduda Çocuk Oyunları ve İt Dövüşü, Kaynakça ve Resimler” başlıkları altında topluyor.
KALKAN, kitabına önsöz yazısıyla başlıyor. Gecekondu kültürünü, bir gazeteci titizliği ile ele alan KALKAN gecekonduda geçebilecek hemen her konuya değinmiş. Eksiklikler elbette olacak; ama özellikle şehir kültürleri yönünden ele alındığında kitabın kendi alanında hemen hemen ilk sayılabilecek bir özelliğe sahip olduğunu söylemek abartma olmayacaktır. Sanatçıyı bu tiziz ve meşakkatli çalışmalarından dolayı kutlamak gerekir.
 Gecekonduda yaşanan hayat, günümüz gecekondu gençliğinin yetişmesi, gruplaşmalar, mahalle arkadaşlıkları, gecekondu şartları, yapılanmaları, eğitimi, hayata adaptesi, suça iştirak yüzdesi, açık ve seçik olarak ele alınıyor. Kitap, bu sebeple bir kez daha önem kazanıyor. Yazara Alkış… Tebrikler…
Psikologlar, Emniyet Birimleri, Parapsikologlar, Doktorlar, Sosyal Psikoloji, Sosyal Antropoloji, İnsan Biyolojisi, Sosyolojik Estetik, Kültür Antropolojisi, Antropoloji, gibi bilim dallarının konusuna giriyor yazar. Konuyu enine boyuna, içesine araştırıyor, gözlemliyor, dinliyor, konuşuyor, sorular soruyor, sentezlerini yazıyor. Bilim adamlarına kaynak olabilecek bir araştırma… Kitap 136 sayfa olarak okuyucunun beğenisine sunuluyor. 
ALDIĞI ÖDÜLLER:

1)           1986, “Kayseri Halk Şairleri Kültür Derneği”, tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
2)           2003, “Zamantılılar Derneği” tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
3)           2006, “Develi Belediyesi” tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
4)           2008, “Dadaloğlu Belediyesi” tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
5)           2008, Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi, tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
6)           2009, İnternet, “Edipler Kahvesi Şiir” Derneği tarafından  “Kültür Sanat Habercilik” dalında TEŞEKKÜR PLAKETİ, ödüllerine layık görüldü.
7)           2009, Ürgüp FM ve Kapadokya Yazarlar Birliği, tarafından “Kültür Sanat Habercilik” TEŞEKKÜR PLAKETİ;
YAZARIN BASILMIŞ ESERLERİ:
1)           2002, KALKAN Yüksel, “Sosun Köyü”,s.140, Geçit Yayınları, KAYSERİ
2)           2009, KALKAN Yüksel, “Erkiletli Murtaza Hoc

a” s.118, Laçin Yayınları, KAYSERİ
3)           2009, KALKAN Yüksel, “Kayseri’de Gecekondu”, s.136, Laçin Yayınları, KAYSERİ     
Eseri İsteme Adresleri ve Yazarla İrtibat:
Talas Cad. Çınar Ap. Nu: 32/2, KAYSERİ
Tel: 0352 222 19 40

HAKİMİYET GAZETESİ
Cumhuriyet Mah.Tennuri Geçidi, Hüsrevoğlu İş Hanı Kat:4 Kayseri
Yüksel KALKAN
Cep: 0536 562 53 91


YETER BEKTAŞ’IN “DAMLA DAMLA AŞK”ADLI ŞİİR KİTABI, Abdullah Çağrı ELGÜN

 YETER BEKTAŞ’IN “DAMLA DAMLA
              AŞK”ADLI ŞİİR KİTABI                                                         Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI HAKKINDA BİLGİ:
Çorum’un Alaca İlçesi’nin Çomar (Yeşilyurt) köyünde dünyaya geldi. Ailenin beş  çocuğundan dördüncüsüdür. Annesi Melek ve babası Mustafa’dır. Daha çocuk yaşında annesini kaybederek 1977 yılında Ankara’ya gelip yerleştiler. Hasköy/Yıldız’da yaşamaya başlayan Yeter BEKTAŞ ilkokul ve ortaokulu bitirdikten sonra okumaya bir yıl ara verdi.
Daha sonra kendi çabalarıyla Aydınlıkevler Ticaret Lisesi’ne yazılarak buradan mezun oldu.
Çocukluk yıllarında şiire merak salan BEKTAŞ’ın bu isteği bugüne kadar eksilmeden devam etmiştir.
Erken yaşlarda çalışma hayatına atılan BEKTAŞ, çeşitli mağazalarda satış elemanı olarak görev aldı. Daha sonraki yıllarda evlilik hayatına başlayan Şaire, evlendikten sonra bir şirkette kendi mesleği olan muhasebecilik işini yürütmeye başladı.

Şaire şiire, serbest tarza yazmağa başladığı şiirlerle atıldı. Seymenler’den Ömer Bey ve Hüseyin YURDABAK’ın da tesiriyle hece şiirlerine başladı. “Anne” şiiri Armada’da yayınlandıktan sonra, Bodrum Eksperes, Zirve, Alternatif Sanat Dergileriyle Hüseyin YURDABAK’ın hazırladığı “Kalenin Bayrakları” ve Çorumlular Ansiklopedis’inde şiirleri yayımlandı.
Televizyon ve radyo programlarına da çıkan Yeter BEKTAŞ’ın şiirlerinden bir kaçı Necip ALAN ve Tekin AKSOY tarafından bestelenmiştir. 
Şaire kitabına “DAMLA DAMLA AŞK” ismini vermesi boşuna değildir. O mahlasını “ DAMLA” şiir kitabının adı yapmıştır.

2007 Yılında Aşıklar Derneği tarafından TEŞEKKÜR belgesi verilen şaireye Sivaslı Ozan Hüseyin SOĞUK(Mihmanî) tarafından DAMLA mahlası verilmiştir. Şairenin bu şekilde mahlas alması onun hangi yolda yürüyeceğinin de bir belgesi sayılmaktadır.  
Ankara Keçiören sentinde ikamet eden Yeter BEKTAŞ, bir erkek çocuk annesi olup İLESAM, KALE ŞİİR DİNLETİLERİ, ABİDİNPAŞA ŞİİR ETKİNLİKLERİ ve çeşitli dinletilerde boy göstermeğe devam etmektedir.
ŞAİRİN ŞİİRLERİNDE KULLANDIĞI MAHLASLAR:
Şiire şiirlerinde “Damla” mahlasını kullanmaktadır.

DAMLA yoruldu, dünya bir gün dönmekten bıkar.
Koruyalım dünyayı, bitsin bu kişisel çıkar.
Birlik olup el ele taşladık dünyamızı
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “KORUYALIM DÜNYAYI” s.7. Ankara, Aralık 2009,

DAMLA nere gitsin senin elinden?
Ölünce kurtulur belki dilinden,
Sitem etme gönlüm n’olur halinden,
Petekte bal gibi dillerin vardır.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “USLAN DELİ GÖNLÜM” s.9. Ankara, Aralık 2009,

DAMLA vakit geldi git güle güle,
Girmesin kanına bir lokma hile,
Yalnızca Alah’tan  el açıp dile.
Toprağın bağrını sevesim gelir.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “SEVESİM GELİR” s.57. Ankara, Aralık 2009

ŞİİRLERİNİN KONUSU:
Dünya, gönül, gül, bülbül, dost, anılar, sevgili, yâr, vefa, vefasızlık, anılar, ihtiyarlık, mevsimler, yabancılık, gariplik, yalan dünya, terör, Allah, Peygamber, kadın, güzellik, Hacı Bektaşî Veli, gurur, memleket, güneş, anne, hayatın gerçekleri konularını işlemiş olduğunu şiirlerindeki konusundan ve konu başlıklarından anlıyoruz.

EDEBÎ KİŞİLİĞİ:
Şiirenin şiirlerinde hece veznini kullanmış olduğunu görüyoruz. Halk edebiyatı tarzının koşma gibi  genellikle en üç en çok beş dörtlükten örülen şiirlerinin bazıları bazan dört  bazen da beş kıtayı geçebilmektedir.
Genellikle hecenin yedili, sekizli ve on birli kalıplarını kullanmış olduğunu söyleyebiliriz. Sanatçının şiirlerindeki kimi kafiye zorlamaları, bazı dörtlüklerdeki doldurma sözler olsa bile gelecek vaad eden ve ilk şiir kitabı olmasına rağmen şiirde başarılı yol katedmeğe namzet kadın şaireler arasında yer alacaktır.

Şairenin şiir meclislerine gelen kimi dostlarında etkilendiğini onların şiirlerine benzer şiirler yazdığı;  ve veya eski şaireler gibi onlardan yeterince etkilendiğini söylemek doğru olur. Tarihte de ünlü şairelerin şiirlerine benzer şiir yazmak modası vardı. Buna NAZİRECİLİK adı verilirdi. Nazire:  Yapılan bir işin, ortaya konan bir ününün ya da bir hareketin benzerini yapmak anlamına gelirdi. Nazire, edebî bir kavram, edebiyat terimi olarak bir esere benzer başka bir eser vücuda getirmek şeklinde kabaca tanımlanabilir.

Nazire mecmualarında yer alan nazireler incelendiğinde klasik Türk edebiyatında Şairelerin, yeni kafiye, redif ve konu bulmakta çektikleri sıkıntıyı gidermek, zemin şiiri geçme arzusu, usta Şireleri izleme düşüncesi, meydan okumalara cevap verme arzusu, bir dostluk göstergesi olarak nazire yazma ve genç Şaireleri teşvik için nazire yazma gibi değişik sebeplerle nazireler yazdıkları görülmektedir.

Nazirecilik Türk Şiirinin en eski ve en yaygın geleneklerinden biridir. Nazirecilikte, ünlü Şairerin şiirlerinden aldıkları iki mısrasının altına aynı ölçü, aynı kafiyede ve aynı redifte benzer söyleyişleri mısralara dizerek şiirlerini söylemelerinden ibarettir. Bu vesile ile yeni yetişen Şaireler ustaların şiirlerini taklit ede ede olgunlaşır ve iyi bir Şaire olarak ortaya çıkarlardı.

Şimdi de bu tarz şiirlerin yazıldığını söylemek doğru olur Şaire Yeter BEKTAŞ (Damla)’ın, ustaların ustası  (Pakize ALTAN (Didarî), kendisine “ŞAİRLER SULTANI, PîR BACI HATUN) ünvanı verilen  bir sanatçının şiirlerini taklit etmek, onun izinden gitmek sadece bir öğünç vesilesi olabilir.  Yeter BEKTAŞ’ın da bu ünlü Şaireyi takip ve taklit ettiğini söylemek yerinde olacaktır. Bu sözümüze delil aranacak olursa aşağıdaki şiirler yeterlidir:

“Aşkın kazanına aşkla girdim de”, “Kainatta bakan körlere öndüm”, Zifiride ayı Pîr diye aldım, Yıldızı dost edip birliğe daldım, Hücremde bin iken ben bire daldım”, “Ateşi söndüren DAMLA seldeyim”
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “BENİM GİBİ YORAN OLMADI”, “Şiir”, s.98. Ankara, 2009

 “Zemzemle ruhuma abdest aldırdım, Aklın deryasına akıl daldırdım.”
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “BAKTI ÖZÜME” ,“Şiir”, s.83. Ankara, 2009

Bütün mevsimleri, anlından vurdum s.73;   
Körler çarşısında ayna satarak s.74;

Çoban yıldızında gözünü gördüm;
Tüm gezegenleri rehbersiz gezdim;
Azrail’in ayak tozunu gördüm s.76;

Adım atmadığım yerde görüldüm;s.56;

Kör dere ağzına, dökme harmanı s.57
Her gelen, gidenden Kefere çıktı s.57;

Sevgiyi Şimal’de sezdim diyen yâr;
Dört kitabı sende çözdüm diyen yâr s.59
2009, ALTAN Pakize, “Gönül Aynası”, “ŞAİRLER SULTANI, PÎR BACI HATUN (Didarî)”…ilgili sayfalar.

Şairenin dönemin Şairelerinden Elifçe mahlalı Elif KILIÇ’tan da yeterince etkilenmiş olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Bu sözümüze senet aranacak olursa aşağıdaki Elifçe’nin BİR KADIN AĞLARKEN” başlıklı şiirini göstermek mümkündür.

BİR KADIN AĞLARKEN  (ELİF KILIÇ “ Elifçe” )

Bir kadın ağlarken derdini sordum,
Bırakın derdimle kalayım dedi.
Atılmış sokağa saç baş yolunmuş.
Kimsem yok ki haber salayım dedi.

Kanlar içindeydi yalın ayağı.
Kocam dediğinden yemiş dayağı.
Aç susuz, kurumuş dili damağı.
Karın tokluğuna köleyim dedi.

Şişmişti gözleri figan ummandan,
Yıllarca horlanmış sevgi almadan,
Kocaya satmışlar, reşit olmadan
Bu durumda nasıl güleyim dedi?

Titreyip duruyor sırtı da ince
Gelen geçen: “Yazık!” dedi görünce.
“Yandım!” diye bir of çekti derince.
N’olur dua et öleyim dedi.

Aç gözünü dedim, bana bak bacı!
O da çekiyor mu sen gibi acı?
Seni inciteni etme baş tacı.
Hayırsızmış nerden bileyim dedi.

Dedim üzülüp de yıkma kaşını,
Değmezse akıtma gözün yaşını.
Yıkılma cesur ol, kaldır başını.
Çaresini nasıl bulayım dedi.

Daha on üçümde kıydı yaşıma,
Etimden et kesti vurdu başıma.
Diş tırnak ev yaptım gitti boşuna.
Hakkımı ben kimden alayım dedi?

Anlattıkça derdim ettim derdini.
Bulamamış, yiğit yârin merdini.
Üç kız bir oğul var, görsen dördünü.
Birisi emzikte beleyim dedi.

Duydun mu Elifçe işte ben buyum.
Ne bir dost eli var ne de bir soyum.
Kader diye çektim kurusun huyum.
Ben hangi kapıyı çalayım dedi?..
KILIÇ Elif, Ömre Bedel (Şiir), s. 118

“YABANCI
Dünyanın derdini taşıyor gibi,
Bir köşe başına çöktü yabancı.
Mutluluktan uzak yaşıyor gibi
Ta derinden bir “Of!..” çekti Yabancı

Oturdum yanına derdini açtı,
Kurumuş dudağı su verdim içti.
Bir lokma yememiş kaç gündür açtı
Biçare boynunu büktü Yabancı.

Eşini kaybetmiş çok yıllar önce,
Dört çocuğu atmış onu haince,
Bir hırıltı vardı döşünde ince.
Sel gibi çağlayıp aktı Yabancı.

Hiç heves kalmamış gönlünde artık,
Perişan halleri gömleği yırtık.
Saçları dökülmüş kasketle örtük.
Gözünden yaşları döktü Yabancı.

Güneş uzaklaştı, yüzümde soldu.
Acıdım haline gözlerim doldu.
Bu nasıl yaşamdı bu nasıl yoldu?
Yüreğimi ezdi yaktı yabancı.

Konuk ol gel bize insanın hası,
Bir müddet düşündü, titredi sesi.
Yaslandı omzuma gitti nefesi.
Teninden ruhunu söktü yabancı.

DAMLA, artık yeter, kulak ver,işit.
Dünyanın derdi var bak çeşit çeşit
Girince toprağa insanlar eşit.
Gayri bu dünyada yoktu yabancı.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “ s.29. Ankara, 2009

BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” “SEVESİM GELİR” s.57. Ankara, Aralık 2009

Şairenin hece şiirlerinde yazmaya devam ederse oldukça etkili eserler vereceği kanaati hasıl olmakladır. Serbest şiirler ise onun HECEDE gösterdiği başarısını gölgelemektedir.

Şairenin kısa bir süre olsa bile hocalığını yapan Hüseyin YURDABAK’ın ölümü,  onun yetişmesi üzerinde, olumsuz etki yapmıştır.
Şiirini günün aktüel ve önemli konularında kalem oynatmakla, Şireler dünyasına hızlı bir şekilde giren Yeter BEKTAŞ, bundan sonraki sanat hayatında da daha verimli, daha başarılı ve güzellikleri ve orijinallikleri üzerinde barındıran mısralar yazmaya devam edecektir.

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
AKMAYA GELDİM

Sevda ülkesine ben ışınlanıp,
Şad olan dikkate bakmaya  geldim.
Sevgiyi bilmeyip merak edene,
Dildeki zikrimi dökmeye geldim.

Ne yapıp ne edip yolu taylayıp,
Karargâh kurmaya ömrü eyleyip,
Canımla başımla umman boylayıp,
Sel gibi çağlayıp akmaya geldim.

Özlediğim ak umutla bitmeyen,
Aşkı gurur edip uçup gitmeyen,
Beni bir zalime teslim etmeyen,
Kişinin derdini çekmeye geldim.

Meylimi vermedim özü bozana,
Hiç ruhsat almadım birden azana,
Akıl bahçesinde özgün gezene,
Açılan gül gibi kokmaya geldim.

DAMLA’yım, dersimden mahrum kalmayıp,
İlhamımla sararıp da solmayıp
Mübarek görevden ırak olmayıp,
Sevda şimşeğini çakmaya geldim.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.8. Ankara, 2009

DOSTUM
Neyim varsa yoksa vereyim size,
Beni dünya malı bağlamaz dostum.
İnsanı incitmek yakışmaz bize,
Duru akan sular çağlamaz dostum.

Gözlerime indi bir siyah perde.
Küçücük yaşlarda düşmüşüm derde.
Sevgiden yoksundum, öksüzdüm bir de
Gözler başkasına ağlamaz dostum.

Bolca meteliğe bol kurşun attım.
Yerdeki döşekte çok zaman yattım.
Ayakkabım yırtık çamura battım.
Yoksulluk ekmeği yağlanmaz dostum.

Bir kandil misali ürkektim toyca,
Ne kısa ne uzun, ortaydım boyca
Bir melek sanırdın görseydin huyca
Şans kapımı çalıp dağlamaz dostum.

Ay yüzümle sabah güne ışırdım.
Gönül tepesinde sevgi aşırdım.
Alev alev yanıp yolu şaşırdım.
Sevgiden menfaat sağlanmaz dostum.

DAMLA otuz sekiz diyorsun yaşa,
Daha neler gelir sağ olan başa
Çok zaman vururum, başımı taşa
Ecel geldiğinde eylemez dostum
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.12. Ankara, 2009

CANIMDASIN SEN
Kor düştü gönlüme yanar derinden,
Geçen her günümün anındasın sen,
Buz altında boğulsan da terinden
Her düşen damlada yanımdasın sen.

Kapanmaz gözlerim sararsa elem
Gün gelir biter mi verilen çilem?
Seninle ağlayıp seninle gülem.
Damarımda gezen kanımdasın sen

Kilitli kapıyı beraber açsak,
Elemi terk edip neşeye kaçsak,
Gönül bahçemize kokular saçsak
Aldığım her nefes canımdasın sen.

Gönül defterime yazdım ismini,
Hiçbir varlık tutmaz güzel cismini,
Çıkartıp bakarım cansız resmini,
Her nereye gitsem şanımdasın sen.

Ruhlar âleminde yürekte sızım,
Sana ermek idi beyhude arzum.
DAMLA der sensizlik öksüzlük kuzum.
Kuruyan terimin nemindesin sen.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.53. Ankara, 2009

BAKTI ÖZÜME
Ufukta gördüm de yârin yüzünü,
Niyetini anda döktü özüme,
Depreşen duygumdan alıp hazını,
Yanan al rengiyle çöktü özüme.

Zemzemle ruhuma abdest aldırdım.
Aklın deryasına akıl daldırdım.
Düşen mazlumları tutup kaldırdım.
Bani benden alıp baktı özüme.

Bu DAMLA, ummanın yolunda dara,
Olunca düşmedi bülbülsüz zara,
Mânâyı, maddenin içinde ara.
Dedim de şimşeği çaktı özüme.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.83. Ankara, 2009

İNSAN AYISI
Bana cahil diyen insan ayısı,
Senin gibi aptal, bön görme beni.
İlimden bilimden bir hisse alıp,
Şu dünyama gir de Cin görme beni.

Edep erkân vardır bak Cemimizde,
Çürük elma yoktur âlemimizde,
İçip tadan bilir aşk demimizde
Fikrim ab ak iken hin görme beni

Seni yakar iken senin közlerin.
Kem konuşur cana hınzır sözlerin.
Hangi yöne bakar âmâ gözlerin
Kararan uykunda  yan görme beni

DAMLA, geleceğe menzili alır.
Beni anlamayan geride kalır.
Bizi yaratan Hâkk âlâsın bilir.
Yeni doğan günde dün görme beni.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.92. Ankara, 2009

YÂR BENİM
Kusursuz âlemde ömür sürerken,
Kolay paylaşılmış, kalan zor benim.
,Herkes bir arada hoş beş ederken,
İtilip kakılan şimdi hor benim.

Sürümü meraya saldım yayladım.
Zalim gider iken yolda eğledim
Gerçekleri dile gelip söyledim.
Âma yine görnmez, bakar kör benim.

Tandır ocağında tezeği yaktım.
Aç karnı doyurdum, güçsüze baktım.
Yağmur olup çorak toprağa aktım.
Ha söndü sönecek külde kor benim.

Kuldan medet ummam, Hakk yetiş bana,
Borçlu bu canımla dönerim sana.
Haykırırken Damla her an her yana
Döne döne Semâh eden yâr benim.
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.94. Ankara, 2009

YÜRÜDÜM TEK BAŞIMA
Yürüdüm tek başıma,
Hayatın yollarında.
Erdim olgun  yaşıma,
Hayatın dallarında.

Kutsala aşık oldum.
Yükselen farkı buldum.
Canla tutkuda kaldım.
Hayatın hallerinde

Ruhum ile arındım,
Mazlumlara göründüm.
Tüm renklere büründüm.
Hayatın allarında.

Gönlüm hana hislendi.
Ak umudum uslandı.
Canım bana yaslandı.
Hayatın kollarında.

DAMLA akar olmaz mil,
Nerde ne olanı bil.
Göz yumulur susar dil.
Hayatın dallarında
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” s.96. Ankara, 2009

KİTABIN ARKA KAPAĞINDA YER ALAN ŞİİR 
Bahar geldi diyerek sevinir bülbül,
Nice çiçeklerden âlâ bir başka sümbül,
En güzel elbiseyi giyince gül.
Ölür gülün aşkından şu garip bülbül.

Öpemez bülbül gülü dikenler korur.
Gülün nazik bedeni sevgisiz kurur.
Hazan gelecek diye  dövünür durur
Ölür gülün aşkından şu garip bülbül.

Yârıma haber saldım bekleri gelsin
Bülbülün figanıyla bağrımı delsin
Damla dağı titreten esen bir yelsin
Ölür gülün aşkından şu garip bülbül.

SANATÇININ ESERLERİ:
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” 978 975 8951-64-2Kültür Ajans Yay. Nu: 63, BRC Basım, Ankara, Aralık 2009, Konur Sk. 66/Kızılay/ANKARA,

KİTAP İSTEME ADRESİ:
Konur Sk. 66/Kızılay/ANKARA,
Tel: 0312 425 93 53 , Cep: 0539 862 34 08
  
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
BEKTAŞ, Yeter. “DAMLA DAMLA AŞK” 978 975 8951-64-2Kültür Ajans Yay. Nu: 63, BRC Basım, Ankara, Aralık 2009, Konur Sk. 66/Kızılay/ANKARA,

VEDAT FİDANBOY’UN “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM” KİTABI ÇIKTI Abdullah Çağrı ELGÜN

VEDAT FİDANBOY’UN “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM” KİTABI ÇIKTI
Abdullah Çağrı ELGÜN                                 
HAYATI:

     1944 yılında Kırşehir’de doğdu. Kırşehir Lisesi mezun oldu. 1964 yılında, o günkü adıyla, Erzurum Nenehatun Kız İlköğretmen Okulu’nu dışarıdan bitirerek öğretmenliğe başladı.   Çeşitli köy okullarında bir süre öğretmenlik yaptı.

1968 yılında öğretmenlikten ayrılarak Ankara’ya yerleşti.
1969-1970 Öğretim yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Klasik Diller ve Edebiyatları bölümünü kazandığı halde kayıt yaptırmadı.
1975-1976 Öğretim yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fen bölümüne kaydoldu. Buraya da devam etmedi.
1969-1972 yıllarında Ankara İmar Limited Şirketi,
1972-1974 Akbank Ankara Şubesi,
1974-1985 PTT Posta Çekleri Merkezi,
1985-2002 Barış Hafriyat ve Madencilik Anonim Şirketi’nde çalıştı.
 Sanata lise yıllarında, şiir ve öykü yazarak başladı. Kırşehir ve Yeni Kırşehir gazetelerinde köşe yazıları yazdı.
1964 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte, Kırşehir Halkevi Yayın Organı olarak “Kervansaray” adlı, aylık sanat ve kültür dergisini çıkardı. Derginin mesul müdürlüğünü yürüttü.
1974 yılında “SEFİL SAVAŞÇILAR”, 1998 yılında “SEVDA AYLARI”, 2004 yılında "A'DAN ÖNCESİ", 2007’de “MABET” ve 2010, yılında da “KARDELENSİN, KALPTE AÇTIN” “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”  adlı şiir kitaplarını yayınladı.
Şiirlerinin bir kısmı: Kervansaray, Çele, Sanat Dünyası, PTT Dergisi, Ana, Eflatun, Müzik Magazin, Müzik Dünyası, Hisler Bulvarı, Simav Anadolu, Ra Sanat, Mavi Nil, İremcik vb. dergilerde ve birçok gazetede yayınlandı.

1970-1993-1994, Eflatun Şiir Antolojisi III ve IV (Nuşin KAVUKÇUOĞLU),
1990-2004, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (İhsan IŞIK),
1994, Ana Antolojisi (Neclâ ÜNAL),
1995, Yürüyen Merdiven Şiir Antolojisi, I. II ve III, (Av. Zehra Birsen YAMAK),
1966 Yılı Şairler Antolojisi (Nuri KIRCIOĞLU),
1967, Resimli Genç Şairler Antolojisi (Sebahat OĞUZ),
2004, Mürekkep Şairler, Ankara (On Altı Şairin Hayatı ve Eserleri) (Ulviye SAVTUR),
2004, Şiirle Yaşayanlar Şiir Antolojisi (Hüseyin YURDABAK),
2005, Edebiyatımızda Şiir Yıldızları Şiir Antolojisi (Hüseyin YURDABAK),
2005, Türk Edebiyatında Bir Demet II (Hüseyin YURDABAK)
2006, Atatürk Şiirleri Antolojisi (Sevgi ESER)
2006, Bizim Ece Şiir Antolojisi (Ahmet OTMAN)
2009, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (İhsan IŞIK), ...vb
eserlerde yer aldı.


Birçok şiiri bestekârlar tarafından bestelenen Vedat FİDANBOY’un, TRT Türk Sanat Müziği repertuarında, bestelenmiş birçok şiirleri bulunmaktadır.
Evli; ve biri erkek, biri kız iki çocuk babası olan şair, MESAM (Musikî Eserleri Sahipleri Meslek Birliği); ve İLESAM (İlim; ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir.
2006 yılında İLESAM Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen şair, SAKÜDER (Sanat ve Sanatkârlar Topluluğu Kültür Derneği’nin de kurucu üyesidir.

***
KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM, KİTABI HAKKINDA

Vedat FİDANBOY’UN “Küçük Dünyamdaki Büyük Aşklarım” Kitabının arka kapağındaki kısa şiir, bu kitabın içindeki toplam şiirlerin muhtevasının ne olduğunu, açık seçik ortaya çıkarıyor. Kısaca bu kitabın özünü, nüvesini bu kitabın arka kapağındaki kısa şiiri okuyarak da çıkarmak mümkün olacaktır.
Kısaca bahsetmek gerekir ise sanatçı Vedat FİDANBOY, bu kitabı ile sadece şiir yazmamış, bestecilere, şarkı sözü arayanlara da kaynak kitap hazırlamıştır. Hem beste yapmak için orijinal sözler arayanlara hem de şarkı sözü arayanlara hizmet etmiştir. Zaten şairin, bestelenmiş onca şiirlerinden de bu eserin neye, kime ve hangi maksada hizmet edeceği hemen anlaşılmaktadır.

Kitabın arka kapağında olduğu görülen şiir aşağıdaki gibidir :
Hasretle geçen yıllara sonsuz sitemim var.
Ömrüm, sana bilmem ki, nasıl kıydı bu yıllar?
Mehtap bile bak, her gece sevdamıza ağlar,
Hasretle geçen yıllara sonsuz sitemim var.
FİDANBOY, Vedat “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”,  (Arka Kapak Yazısı)

Şairin şiiri su gibi, yudum yudum içmek itiyor; ama sindire sindire içilen ve kolay yudumlanan tarzda yazması hem kendi için istenen bir durum hem de okuyanın okuduğundan bir hisse kapması, şairin ne dediğini çarçabuk anlaması için gerekli ve elzem bir durumdur.
Şiir okuduğunda anlaşılmak, anlaşıldığında ondan mânâ çıkarmak, su gibi duru, memleket kadar bizden, ana kadar çekici evlat kadar vazgeçilmez, aşk kadar tutkulu olmalı. Şiir, bizi kendi içimizde kurmuş olduğumuz dünyamızdan alıp, başka dünyalara başka ufuklara taşıyan, ruhumuzu dinlendiren, diyar diyar, memleket memleket, bir hayal ufkunda dolaştırarak bizi bulunduğumuz yerden koparmalı. Vedat FİDANBOY, çoğu şiirlerinde bu dediklerimiz yakalamış, bunu şiirlerinde gerçekleştirmiş bir üstad.
Çalakalem yazmak, şiirde ve kelimelerde sözleri uyduracağım diye zorlayarak anlaşılmaz olmak şiirin dildeki açıklığı, sadeliği ritmi şiirdeki musikiyi bozacaktır. Şiir, ne şarkı türkü ne de herhangi bir besteye uymayacaktır. Uysa ve zorlamalarla uydurulsa bile ömrü bir dönemin furyası olarak kalıp bir ağacın yapraklarının yeşillikten gazele dönerek yok olup gitmesi gibi savrulup gidecektir.
Kalıcı olmak, zamana ve çağa mührünü vurmak ve o çağı o mühürle kendine tapulamak bütün şair ve yazarların hayallerini süsleyen bir ülküdür. Bir Fransız şairi diyor ki: “Yirmi bin yıl sonra okunmayacağımı bilseydim, elime kalemi almazdım.”
Eline kalemi alan, kendi yolunda ilerleyen sürekli hamle yapan; ama asla eski yazdığı orijinallikten daha aşağılara düşmeden, basamak basmak zirvelere erişmek gayesiyle  yazmak, olmuyor ise şiiri dinlendirmek ve yeniden yeniden gözden geçirmek gereklidir.
Yahya Kemal bir sözünde:  “Ben bir şiirin, bir kelimesine takıldığımda onları beş yıl on yıl dinlendirmeye bırakırım. Eğer olmaz ise tekrar tekrar gözden geçiririm; ve nihayet iyi bir şiir on yıl on beş yıl sonra piyasaya çıkar.” Demektedir.  İyi şair şiirlerindeki eriştiği zirveden daha doruklarda kendine kule kurmak için gayrettedir.
Vedat,  istenileni bu kitabıyla zorluyor… Kendisini nice şiirli yıllarda zirve yolculuklara, başarılardan başarılara koşarak ulaşması dileklerimi iletiyorum.

AŞK SEVDA
Bir kimse eğer seni benim kadar severse,
Cennet yüzü görmeyim, Cehennem olsun yerim.
Ancak böyle bir aşk doğmadı doğmayacak
Ben var iken dünyada sana yemin ederim
FİDANBOY, Vedat “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”, s.13

FİDANBOY’un bu kitabına şarkı ve beste kitabı demek daha doğru olur. Sanatçı bestelenmeye uygun şarkı formatında yazdığı bu şiirleri ile adından çokça söz ettireceğe benzer.

“YALNIZLAR I, II”
Üzülme sevdiğim hayat bu işte,
Nefes bile yalnız alış verişte,
Beraber olsak da hayalde düşte,
Ben sende yalnızım, sen bende yalnız.
FİDANBOY, Vedat “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”, s. 24-25
Gönlüm her geçen gün yalnızlaşıyor;
Hatıralar ağlayarak ardımda,
Bir ilkbahar hayaliyle yaşıyor,
Sevdiğini kaybedenler yurdunda
FİDANBOY, Vedat “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”, s. 34

Tabii bütün yalnızlıkları sıralamasına rağmen şair yine de ümitsiz değil.

ŞAİR ve ŞİİRE DAİR
Duygular köreldi bozuldu dil de,
Şiir okuyan yok bunca köy il de.
Heyhat, bu konuda el de değil de!..
İlk önce kendime kızmak, isterim.
Türkü gibi şiir yazmak isterim… 
FİDANBOY, Vedat “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”, s.100-101

Bedri Rahmi EYÜPOĞLU, Arif Nihat ASYA gibi büyük ustaların yazdığı şiirler gibi akıcı, sade ve herkesçe kolayca anlaşılan şiirler yazmak en büyük arzusudur. Bunu gerçekleştirmek için büyük gayretler sarf etmekte, çabalamaktadır.
Yeni kitabının son bölümünde şairin kendisi için yazılan yazılarla, şiirlerden bir kısmı, yer alıyor. 
ALDIĞI ÖDÜLLER:

1993, Şairler ve Yazarlar Deneği Şiir Yarışmasında “On Dördünde Çocuksun” şiiriyle, şiir dalında:  İKİNCİLİK;
1994, Geleneksel Akçay III. Şairler ve Bestekârlar Şöleninde ““Mümkün Olsa” şiiriyle şiir dalında: BİRİNCİLİK;
1997, Bestekar Tahir SIRAL tarafından bestelenen “Büsbütün Terk edip Çıkma Dünyamdan” şiiriyle güfte dalında İKİNCİLİK;
1997 ve 2005 Bestekar Ercan Akbay tarafından bestelenen “Sevmek Öyle Kolay Değil” şiiriyle de yine güfte dalında MANSİYON;
2002, Bestekar Evden Kengil’in Uşşak makamında bestelediği “Canımdaymışsın Meğer” isimli şiiri ile İstanbul Üsküdar Musiki Cemiyetinin, 2002 yılında bestekar Selahattin PINAR’ın 100. Doğum yılı anısına düzenlemiş olduğu yarışmada BESTE DALINDA,  700 ü aşkın beste arasında ilk ona girerek ALTINCILIK;
2008, T.C. Kadıköy Belediyesi ve KASDAV işbirliği ile düzenlenen: Sekizinci Kadıköy Türk Sanat Müziği Şarkı Sözü (Güfte) yarışmasında  “ Kim Görse Vurulur Size İnan ki…” şiiriyle,  dokuzuncu Kadıköy Türk Sanat Müziği, Şarkı Sözü GÜFTE yarışmasında MANSİYON;
2009,  “Rüzgar Kanatlı Çocuk” şiiriyle BİRİNCİLİK;
2009, “Kardelensin Kalpte Açtın” şiiriyle de İKİNCİLİK ödülünü almıştır.         
         
VEDAT FİDANBOY’UN ŞİİRLERİNİ BESTELEYEN BESTEKARLAR:
ERCAN AKBAY, İSMAİL AKÇAPINAR, HÜSEYİN ATMACAOĞLU, BEDRİ AYBARS, UĞUR BAYAR, EROL ERCİŞ, ÖMÜR GENÇEL, TAMER GÜLLÜ, EDVAN KENGİL, MUSTAFA MALAY, MEHMET ONUR, ERTUĞRUL OTTEKİN, TAHİR SIRAL, İLGÜN SOYSEV, ÖZCAN SÖNMEZ, HÜSEYİN SOYSAL, FİKRET YILDIZ, MUSTAFA ÜNAL YILMAZER gibi çok değerli bestekarlarımız, birçok şiirlerini bestelemişlerdir. 
            Bunlardan bazıları TRT. TSM repertuarındadır. Bazıları da Ankara ve İstanbul’daki Türk Sanat Müziği Koroları repertuarlarına alınmış olup, oralarda icra edilmektedirler.
           
VEDAT FİDANBOY’UN PLAKETLER:
1.      1994, III. Geleneksel Akçay Şairler ve Bestekarlar, Sanat ve Kültür Şöleni, 28-30 Ağustos, şiir yarışması birinciLİk PLAKETİ;   
2.      1994, III. Geleneksel Akçay Şairler ve Bestekarlar, Sanat ve Kültür Şöleni, 28-30 Ağustos, Şiir yarışması birincisi olması sebebiyle Kervan Plakçılık  kutlama plaketi;
3.      1994, Akçay Şiir Yarışması birincilik ödülünden dolayı İLESAM Başkanı Yahya Akengin, başarı ve tebrik plaketi;
4.      1994 Yılı Akçay Şairler ve Bestekarlar Sanat Festivalinde Söz Yazarı olarak birincilik ödülüne layık görülmesi sebebiyle Necla Ünal, Ana Kültür ve Sanat Dergisi Sahibi, Necmettin Selçuk, Sanat Yönetmeni tarafından  kutlama plaketi; 
5.      1994 Yılı Akçay Şairler ve Bestekarlar Sanat Festivalinde Söz Yazarı olarak birincilik ödülüne layık görülmem nedeniyle, Türk Müziğine Katkılarımdan dolayı, Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği( MESAM) Yönetim Kurulu  teşekkür plaketi;    
6.      1994, Sarıkız FM 95.6 Akçay. Geleneksel Akçay 3. Şairler ve Bestekarlar Kültür ve Sanat Şöleni  Şiir Yarışmasında birinci olmam sebebiyle Ali Mezgil, başarı ve tebrik plaketi;
7.      1997, TÜTKSAV Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatkarlar Vakfı Başkanı, Akçay Geleneksel Şairler ve Bestekarlar Festivali, Güfte Yarışması” ikincisi olması sebebiyle, Yahya AKENGİN tarafından tebrik ve başarı plaketi;
8.      2005, Konya Selçuk Üniversitesi, Prof. Dr. Kürşat Turgut, Rektör Yardımcısı  “Cumhuriyet’in 81. Yılı Kutlamaları” çerçevesinde Şair, Ozan ve Yazarlar Derneği ile S.Ü. Eğitim Fakültesi “Şiir Şöleni” ne katkı plaketi;
9.      2005, Eylül, 17-18 Tertip Komitesi Adına Orhan Benli, Belediye Başkanı tarafından İkinci Uluslararası Kalecik Karası, Üzüm Festivaline KATKI PLAKETİ;
10.  2006, 11-12 Mart 2006 Salihli, 5. SAYAD Yön. Krl. Bşk. Ve Bizim Ece Dergisi Sahibi, Ahmet Otman,  Bizim Ece Şiir Şöleni’ne KATLIM ve TEŞEKKÜR PLAKETİ;
11.  2006, Osman Karaaslan-Necmettin Selçuk tarafından, 12-14 Mayıs 2006 Simav 11.Şairler Şöleni KATILIM PLAKETİ;
12.  2006, 09.06.2006  M.Emin Ulu Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği Bşk. Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği açılışını ve “Geyrasta Bir Şiir Akşamı” nı ONURLANDIRMA PLAKETİ;
13.  2006, 9-10 Haziran 2006  A.Nasır Haşlak, Gölbaşı Belediye Başkanı III.Uluslararası Gölbaşı Göller-Andezit ve Sevgi Çiçeği Festivaline KATKI PLAKETİ;
14.  2006, Ahmet Aygün, Belediye Başkanı 13-19 Haziran 2006 Tekirdağ 42. Kiraz Festivali Anısına PLAKET;
15.  2006, Bünyamin Adacı, Haymana Belediye Başkan, 23-25 Haziran 2006 16. Uluslararası Haymana Kaplıca Festivali ve Kültür Şenliklerine KATKI PLAKETİ;
16.  2007, 6.Geleneksel Akçay Şairler Bestekarlar Sanat ve Kültür Şöleni Ağustos, 28-30 Kervan Plakçılık tarafından, İkinci Bestenin Söz Yazarı olarak tebrik ve başarı plaketi;
17.  2007, 6.Geleneksel Akçay Şairler Bestekarlar Sanat ve Kültür Şöleni Ağustos, 28-30, 2. Bestenin Söz Yazarı olarak Şahin Özer tarafından tebrik ve başarı plaketi;
18.  2007, Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. Genel Müdürlüğü Dr. Oktay Vural, Genel Müdür ve Yön. Kurulu Başkanı Türk Şiirine KATKI PLAKETİ;
19.  2007, 29.04.2007 Sevgi Eser, Saküder Yönetim Kurulu Başkanı, Geleneksel olarak yapılan “Her Zaman Şiir Vardı” programına “Onur Konuğu” olarak katılmam ve “Mabet” adlı kitabım sebebiyle  SANATA HİZMET PLAKETİ; 
20.  2007, Yeşil Simav Turizm Derneği, Simav 12. Ulusal Şairler Şöleni (11-13 Mayıs 2007) KATKI PLAKETİ;
21.  2007, Tertip Komitesi: Hikmet Elitaş, İbrahim Şaşma, Deniz Oğuz, Site Yönetimi: Betül Övünç tarafından 27 Ekim 2007 tarihinde Karaman’da  www.turkedebiyati.org tarafından onuncusu düzenlenen “Karaman Şairler Buluşması” anısına TEŞEKKÜR PLAKET;
22.  2007, 24 Kasım İlesam Başkanı, Nur Ersen,www.birharf.net ailesi adına, İhsan Işık, Okumaca Şarkı Sözü Yarışması’ na“Jüri Üyesi” olarak KATILIM PLAKETİ;
23.  2008, İLESAM, SAKÜDER işbirliğiyle düzenlenen “ II. Ankara Şiir Şöleni” ne katkıları sebebiyle  TEŞEKKÜR BELGESİ;
24.  2008, 14.06.2008 Av. Selami Öztürk, Vakıf ve Belediye Başkanı, Kadıköy Belediyesi ve Kasdav Müzik Gönüllüleri işbirliğiyle geleneksel olarak düzenlenen 9. Kadıköy Türk Sanat Müziği Güfte, (Şarkı Sözü) Yarışması, 2008 de ilk on finalist arasında yer almaktan dolayı, MANSİYON;
25.  2009, 11.06.2009 Av. Selami Öztürk, Vakıf ve Belediye Başkanı, Kadıköy Belediyesi ve Kasdav Müzik Gönüllüleri işbirliğiyle geleneksel olarak düzenlenen 9. Kadıköy Türk Sanat Müziği Güfte (Şarkı Sözü) Yarışmasında Birincilik PLAKETİ;
26.  2009, 11.06.2009 Av. Selami Öztürk, Vakıf ve Belediye Başkanı, Kadıköy Belediyesi ve Kasdav Müzik Gönüllüleri işbirliğiyle geleneksel olarak düzenlenen 9. Kadıköy Türk Sanat Müziği Güfte (Şarkı Sözü) Yarışması- 2009 da İKİNCİLİK PLAKETİ;
27.  2009, Sevgi Eser, Saküder Yönetim Kurulu Başkanı., Cumhuriyetimizin 85. yılında Kültür ve turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenmiş olan “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu şiir yarışmasına “Jüri Üyesi” olarak KATKI PLAKETİ;
28.  2009, 20 Aralık 2009  Sevgi Eser, Saküder Yönetim Kurulu Başkanı, Cumhuriyetimizin 85. yılında Kültür ve turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenmiş olan “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu şiir yarışmasına “Jüri Üyesi” olarak KATKI PLAKETİ; 
29.  2009, Erzincan, 7 Kasım, Yönetim Kurulu ve Erzincan Belediye Başkanlığı, Erzincan’da Yaşayan Yaşlıları Koruma ve Kalkındırma Derneğinin düzenlediği “Şiir ve Musiki” gecesine  KATILIM PLAKETİ;,
30.  2010, İLESAM , Millî ve Yerli Şiirler, Türkçemizin güzel, işlek ve sade dilini en güzel işleyen işleyen şair olması sebebiyle TAKDİR PLAKETİ verilmiştir.
 Kitap İsteme ve Haberleşme Adresi:

Basıldığı Yer: Kültür Ajans Yayınları No: 186; İSBN Nu: 978 605 468419-3; Atalay Matbaacılık, Birinci Baskı, Ocak 2013’de 
İsteme Adresi: Tirebolu Sok. Esenler Ap.Nu:33/15 Yukarı Ayrancı/ANKARA
eposta: vedatfidanboy@hotmail.com
Tel:0312 4217 48 98

KAYNAKLAR:

1) 1974, 
FİDANBOY, Vedat, “SEFİL SAVAŞÇILAR”,
2) 1998, FİDANBOY, Vedat, “SEVDA AYLARI”,
3) 2004, FİDANBOY, Vedat, “A’DAN ÖNCESİ”, Devran Matbaası, Şubat, ANKARA İSBN:975-6507-07-1”
4) 2007, FİDANBOY, Vedat, “MABET”, SAKÜDER (Sanat ve Sanatkârlar Topluluğu, Kültür Derneği) Yayınları Yay. No: 4, İnkansa Matbaacılık Tic.Lti.Şti, ISBN: 978 -975-00622-3-0, www.saküder.netsaküder@mynet.com,  0312 467 16 97 
5) 2013, FİDANBOY, Vedat, “KÜÇÜK DÜNYAMDAKİ BÜYÜK AŞKLARIM”,
Katip Çelebi Sokak: No:2/1 Nisan 2007, Kavaklıdere/ANKARA, 0312 467 16 97  
Cep Tel : 90 535 651 17 85
7) http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=21813 
8) http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=21813